Tıp Tarihinin Kara Lekesi Thalidomide Faciası’nı Duymayan Kaldı Mı?
Thalidomide Faciası, Öncelikle Thalidomide’ye yalandan bakalım…
19S0’ler ve 1960’ların başında meydana gelen bir ilaç felaketi olarak bilinen Thalidomide, uyku problemlerini ve hamilelikte görülen sabah bulantılarını hafifletmek amacıyla piyasaya sürülmüş bir ilaçtı. Ancak, hamile kadınlar tarafından kullanıldığında fetüs gelişiminde ciddi kusurlara neden oldu. İlaç, özellikle bebeklerin doğmasını engelleyen veya ciddi fiziksel kusurlara yol açan doğumsal malformasyonlara yol açtı. Bu olay, dünya genelinde binlerce bebekte kalıcı sakatlıkların ortaya çıkmasına ve ölümlere neden oldu. Thalidomide faciası, ilaç güvenliği ve regülasyonunun önemini vurgulayan bir dönüm noktası oldu ve ilaçların hamilelik sırasında potansiyel etkilerini değerlendirmek için daha sıkı testlerin gerekliliğini gösterdi.
Doğumlar Gerçekleştikçe Felaket Fark Edildi
Sadece 1.5 yıl sonra, yani 1959’da, Thalidomide kullanan kadınların çocuklarının bazılarının doğumda sorunlar yaşadığı fark edildi. Ancak o dönemde Thalidomide’nin hamilelik sırasında belirli günlerde alınmasının spesifik sorunlara yol açtığı bilinmiyordu. Örneğin, ilacın gebeliğin 20. gününde alınması durumunda beyin hasarı, 21. gününde göz hasarı, 22. gününde kulak ve yüz hasarı, 24. gününde kolların oluşmaması gibi etkileri ortaya çıkıyordu. 25 ila 28. günler arasında alınması halinde ise bacaklar oluşmuyordu. Bu bebeklerde ayrıca periferik nöropati gibi çevresel sinir sistemi hasarları da görülüyordu. Bu nedenle bebekler bazen eksik veya fazla parmaklarla, bazen felçli olarak, anüs olmadan veya hayati organ hasarlarıyla doğabiliyordu. Bu bebeklerin birçoğu doğumdan kısa süre sonra hayatlarını kaybediyordu.
Doktorlar, bu sorunları hızla fark ettiler ve ilacın neden olduğu sorunları raporlamaya başladılar. İlaç firması başlangıçta bu şikayetleri göz ardı etti ve ilacı geri çekmek istemedi. Ancak zamanla sorunlu doğum vakalarının sayısı arttıkça, 1961’de ilacın piyasadan çekilmesi kaçınılmaz hale geldi.
Ancak Thalidomide, özellikle Avrupa, Asya ve Japonya gibi bölgelere yayılmıştı ve aniden piyasadan çekilmesi zor bir süreçti. Bir ülkenin ilacı yasaklaması diğer ülkelerdeki kullanımı engellemeyebiliyor, hatta yasa dışı ilaç transferleri yaşanabiliyordu. Bu nedenle ilaç, tüm tehlikelerine rağmen bir süre daha piyasada kalmaya devam etti. Bu süre zarfında dünya genelinde yaklaşık 2.000 çocuk ilacın etkileri nedeniyle hayatını kaybetti ve 10-15 bin çocuk da ciddi gelişim sorunlarıyla mücadele etmek zorunda kaldı.
Peki nasıl oldu da bu ilaç Türkiye’de yasaklandı?
Çeşitli kaynaklarda Türkiye’nin Thalidomide faciasından etkilenmeyen tek ülke olduğuna dair yanıltıcı bilgiler bulunmaktadır. Gerçekte Thalidomide, yaklaşık 50 ülkeyi etkiledi. Bu da demek oluyor ki, Dünya’daki pek çok ülkede hiçbir vaka görülmedi veya ilaç yeterince yaygınlaşmadığı için etkilenmedi.
Türkiye, ekonomik nedenlerle yeni çıkan ilaçları genellikle diğer ülkelere kıyasla daha sonra takip ediyordu. Bu nedenle Thalidomide gibi bir ilaç, Türkiye’ye hemen ulaşmadı. Ancak ilaç ülkeye geldiğinde, o dönemin Sağlık Bakanlığı, Prof. Dr. Aygün ve Prof. Dr. Kaymakçalan’dan aldığı bilgiler doğrultusunda ilaca ruhsat vermedi.
“Türkiye Size Minnettar”
Türkiye’nin bu felaketi atlatma sürecinde, aslen veteriner hekim olan ve özellikle bakteriyoloji alanında uzmanlaşmış olan Ordinaryus Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Şükrü Kaymakçalan’ın büyük katkıları olmuştur.
Ordinaryus Profesör Aygün, Thalidomide’nin birkaç tabletini kullanarak yaptığı deneylerde, tavuk embriyolannda gelişim sorunları gözlemlemişti. Bu deney sonuçlarından ilham alarak, Türkiye’de hiç kimsenin Thalidomide faciasından etkilenmemesi ıçın uyanlar yapmıştır. Bu çabalar sayesinde, Thalidomide’nin Türkiye’ye gelmesi ve kullanılması engellenmiştir.
Röportaj: Nuran Baykuş / Fotoğraf: Barış Eminoğlu