Fazla Kilolara Cerrahi Müdahale: Tüp Mide Ameliyatı
Tüp Mide Ameliyatı, Son yıllarda obezite, dünya genelinde önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Obezite, birçok kronik hastalığın tetikleyicisi olarak bilinirken, tedavi seçenekleri arasında obezite cerrahisi de önemli bir yer tutmaktadır. Bu alanda en yaygın kullanılan yöntemlerden biri tüp mide ameliyatıdır. Tüp mide ameliyatının tüm detaylarını Obezite ve Metabolik Cerrahi Prof. Dr. Hakan Buluş’a sorduk.
Obezitenin asıl tanımı nedir?
Obezite, dünyada ve ülkemizde yayılımı hızla artan gizli bir salgın durumuna gelmiş bir hastalıktır. Şu anda bilinen en önemli kalıcı tedavi yöntemi cerrahidir. Obezite, insanın fazla aldığı enerji sonucu enerjinin vücutta yağ olarak depolanması ve insan vücudunda yağın fazla miktarda birikmesi demektir. Aslında halk arasında fazla kilolu olarak bilinmektedir. Obezite sıklığı özellikle çocuklarda da son zamanlarda giderek artmakla birlikte eskiden %27 oranında görülürken şu an %47 oranında görülmektedir. Kadınlarda erkeklerden iki kat daha fazla olup neredeyse her üç kadından ikisi ya da%50’sinde görülmektedir. Sebebi ise kadınların yaratılış itibariyle kas kütlesinin erkeklere göre daha az yağ oranına sahip olması, kadınlık hormonu östrojen ve progesteron hormonu, insan vücudunda yağ dengesini sağlayan bir metabolik hastalıklarda sık gördüğümüz önemli hormonal nedenlerdir. Yapı itibariyle kadınlarda kalori yakma oranı erkeklere göre daha az olduğu için obezite kadınlarda daha sık görülür.
Tüp mide ameliyatının amacı nedir?
Tüp mide ameliyatının asıl amacı hastayı fazla kilolarından ve bunun sonucunda obezite ile ilişkili olan yüzlerce hastalıklardan kurtarmak.
Obezite ile ilgili hastalıkların başında, diyabet, insülin direnci, aynı zamanda adet düzensizliği, polikistik over gibi hormonal bozukluklar, kardiyovasküler, hipertansiyon dislipidemi, koagulopati hastalıklar, yaygın baş ağrısı, safra kesesi taşları, karaciğer yağlanması, sırt ağrıları uyku apne sendromu gelmektedir. Bu hastalıklardan hastayı kurtarmanın yolu bunun nedeni olan etyolojisindeki risk faktörü obeziteyi ortadan kaldırmaktır. Obeziteyi ortadan kaldırmak için de elimizde bazı tedavi seçenekleri var. Bunlardan en etkili ve kalıcı olan tedavi yöntemi, son zamanlarda da giderek artan şekilde ülkemizde ve tüm dünyada uygulanan obezite ameliyatlarıdır. Yine başlangıç tedavisi olarak yaşam tarzı değişiklikleri, medikal tedaviler hastaları ameliyat etmeden önce uyguladığımız tedavi seçenekleridir. Bu tedavi seçeneklerinde başarısız olunursa hastalarımızı cerrahi tedavi seçeneklerini almak durumundayız.
Tüp mide ameliyatının avantajları nelerdir?
Obezite ameliyatı bu hastalıklar dışında hastanın yaşam kalitesinde de önemli değişikliklere neden olur. Hastanın yaşam kalitesindeki düzelme, hastanın kendine olan özgüvenini artırmakta ve hastanın psikososyal yaşamını da etkilemekte. Metabolik hastalıklar dışında hastanın psikososyal değişiklikleri de beraberinden getirmektedir. Genel anlamlarda obezite ameliyatları hastanın bozulmuş olan psikolojik, sosyolojik, metabolik tüm sistemlerine yaşam kalitesini artırdığı için olumlu katkı sağlamaktadır.
Tüp mide ameliyatı için bir adayın uygun olup olmadığını nasıl belirliyorsunuz?
Hastaları ameliyat öncesinde ayrıntılı bir değerlendirmeden geçiriyoruz. Muayenede öncelikle endokrinoloji doktorları, fizik tedavi doktorları, anestezisi doktorları, genel cerrahi uzmanları, -eğer hastanın ilave hastalıkları; kardiyolojik hipertansiyon, psikiyatrik bozuklukları- tarafından değerlendirmelerden geçmektedir. Hastalarımız bu değerlendirmelerden geçtikten sonra belli aşamalarda bilgilendirmeler ve eğitimlere alınmakta bu eğitimler ve bilgilendirmeler sonrasında yaşam tarzı değişikliklerine rağmen hastalarımız kilo veremiyorsa o zaman ameliyatlar gündeme gelmekte. Ameliyata almadan önce hastalarımıza özellikle vücut kitle endeksi dediğimiz kişinin kilosunun boyunun karesine bölünmesi ile elde edilen uluslararası kullanılan vücut kitle endeksi ölçümü yapılır. Vücut kitle endeksi 40 kilogram/metrekarenin üzerinde ise biz bu hastalara ameliyata uygun hastalar olarak belirliyoruz. Eğer hastalarımızın vücut kitle endeksi 35 ile 40 kilogram/metrekare arasında arasındaysa bu hastalarımıza ilave olarak şeker, tansiyon, karaciğer yağlanması, uyku apne sendromu gibi ilave hastalıkların olup olmadığına bakıyoruz. İlgili branşlardan onaylar alındıktan sonra hastaların ameliyat kararı verilmektedir. Eğer hasta çocuksa, ailesi ya da vasilerinin onayı dahilinde, gerekli kontrollerden sonra ameliyat hazırlık sürecine başlanır.
Tüp mide ameliyatının riskleri var mıdır?
Evet vardır. Sonuçta cerrahi her müdahalenin yaptığınız bölgeye, organa göre riskleri vardır. Tüp mide ameliyatında da aslında bilimsel anlamda en çok risk pulmoner emboli dediğimiz pıhtı atması, binde bir ila binde yedi arasında küçük bir orana sahip, halk arasında “kaçak” olarak bilinen stapler hattından hastalarda fistür gelişmesi de risklere verilebilecek örnekler arasında. Bu aslında tüp mide ameliyatına değil tüm diğer ameliyatlarda da görebildiğimiz bir ihtimaldir. Ama tabii ki diğer ameliyatlarda da tüp mide ameliyatlarında da bunun olmaması için önlemler alınır. Başka komplikasyon da kanama ve enfeksiyon riskidir. Tabii bu ameliyat bölgesindeki küçük ya da ortaya çaplı damarlardan ya da dalak bölgesindeki ya da omentum dediğimiz iç yağ bölgesinden kanamalar olabilmektedir. Yine başka bir komplikasyon da ameliyat bölgesinde ya da yara yerinde komplikasyon olarak enfeksiyon ya da apse gelişmesidir Tabii bunların hepsi hastaya, merkeze, kullanılan malzemelere, kişinin tecrübelerine göre değişen oranlardadır.
Ameliyat sonrası iyileşme süreci nasıl işler?
Ameliyatların %99’u laparoskopik yani kapalı şekilde gerçekleştiği için daha az ağrı daha az komplikasyon riski taşır. Anestezinin etkisi geçtikten sonra hastalar çok hızlı bir şekilde ayağa kalkmaktadır. Hastalar ameliyattan sonra belli periyotlarda kontrollü bir şekilde kilo vermeye başladıkları için ve hastaların kilosuna, yaşına, cinsiyetine göre bu oran değiştiği için hastaların toparlaması genelde çok hızlı olmakta. Fakat son zamanlarda kapalı ameliyat çok ciddi bir şekilde uygulanmaya başlayan yaygın bir cerrahi yöntemidir. Hatta robotik olarak da yapılabilmektedir. Teknolojideki bu gelişmelerle birlikte hastaların ameliyat sonrası toparlanması çok hızlı olmaktadır.
Tüp mide ameliyatı sonrası kilo kaybı ne kadar sürede gerçekleşir ve ne kadar süre devam eder?
Aslında biz tüp mide ameliyatı yaptığımız hastalarda başarılı bir ameliyatın olup olmadığını verdiği kilo oranı ya da hastaların yukarıda bahsettiğim yüzlerce hastalıkların mevcut olanlardan kurtulması ile ya da ilaç kullanıyorsa ilacı bırakmasıyla ölçüyoruz.
Ameliyat sonrasındaki kilo kaybı buradaki kilo ile ilgili olan kriterimiz hastaları fazla kiloları yaklaşık yüzde 70’ni vermesini ameliyatının başarılı olduğunu gösterir. Yine bu tip hastalarımız ortalama ameliyattan sonra ilk 6 ayda daha fazla olmakla birlikte ameliyattan sonraki 1 -1 buçuk yıl kadar kilo verebilmektedir. Bu kilo verme oranı da kişilerden kişiye yaşa ve cinsiyete göre ve hastanın kuralları uyup uymadığına göre değişkenlik göstermektedir. Hastaların diyabetinin tansiyonunun gibi ilave hastalıklardan ve karaciğer yağlanması uyku apne sendromu gibi hastalıklardan kurtulması da ya da –varsa- kullandığı ilaçları bırakması bizim için bu ameliyattan sonraki başarıdır.
Tüp mide ameliyatı olan hastaların yaşam tarzı değişiklikleri hakkında neler önerirsiniz?
Aslında tüp mide ameliyatı sadece hastaların fazla enerji alması değil psikolojik olarak da hastanın beyninde yeme bozukluğu ile ilgili davranış değişiklikleri yapması gerekiyor. Bu hastalarda, ameliyattan sonra belli bir beslenme yani düzenli beslenme alışkanlığını kazandırmamız gerekiyor. Ameliyattan sonraki süreçte hastalara bir diyetisyen ve hekim kontrolü sağladığımızda düzgün ve devam ettirilebilir bir kontrollü kilo verme sağlamaktadır. Yine bu hastalar, yaşam tarzında beslenme alışkanlığını yanında düzenli egzersizler de yapmalı. Bu egzersizler aslında başlangıç aşamasında haftada üç gün 35’er dakikalık basit terlemeden ve kalp hızını artırmadan yapabileceği egzersizlerdir.
Tüp mide ameliyatları dışında başka ameliyatlarda var mı?
Aslında teknolojideki gelişmelerle birlikte bu alanda da birçok ameliyat tekniği tanımlanmış ve bunların sonuçları gelmeye başladıkça ameliyatlarda da değişiklikler olmaya başlamıştır. Başlangıç yıllarında obezite cerrahisinde “Gastrik Bypass” en popüler ve en sık ameliyatlar olarak yapılırken şu anda hem ülkemizde hem batı toplumunda dünyada daha sık yapılır. Yaygın olarak kullanılan fakat şu anda artık çok tercih etmediğimiz sadece Batı toplumunda çok kilolu başlangıç aşamasında kilo verdirip daha sonra diğer ameliyat seçeneklerini uygulayabilmek için Gastrit Kelepçe yani Laparoskopik Gastrik Bant ameliyatları var. Fakat bu özel hastalık grubunda tercih ediliyor. Ama girişimsel işlemlerde kullanmak için mide balonları da yaygın olarak kullanılmaktadır. Bazı hasta gruplarında yaptığımız ameliyatlarda yine bypassın bazı tipleri, özellikle diyabet cerrahisinde kullandığımız bir bipartisyon ameliyatları yer alıyor. Son zamanlarda yaygın olarak kullanılmakta fakat özel izinlerle yapılan ameliyat seçenekleri şu anda bakanlık tarafından onaylanmış bir ameliyat değil.
Obezite Cerrahi Prof. Dr. Hakan Buluş’u tanıyalım.
Ben Ankara Atatürk Sanatoryum Eğitim Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Eğitim ve İdari Sorumlusu Profesör Doktor Hakan Buluş. 2006 yılından beri bu kliniğin kurulmasında ve şu ana kadar getirilmesinde çok büyük emek sarf ettim. Kliniğimizde, obezite konusunda Türkiye’de bir merkez pozisyonunda ciddi volümde hasta ameliyatı ve takibi yapılmakta. İstanbul Çapa Tıp Fakültesi mezunuyum ihtisasımı Ankara Üniversitesi Ankara Tıp Fakültesi’nde aldıktan sonra 2006 yılından beri mevcut hastanede hem eğitim ve idari sorumlu olarak mesleğime devam etmekteyim. Obezite cerrahisi dışında onkoloji cerrahiler ileri laparoskopik cerrahiler konusunda şu anda yoğun bir şekilde eğitim vermekteyim. Evli ve bir çocuk babasıyım.
Röportaj: Nuran Baykuş / Fotoğraf: Barış Eminoğlu