“Her zaman iyi şeyler katalım kendimize”
Her zaman iyi şeyler katalım kendimize, Yenimahalle Tofaş Spor Kulübü Basketbol Antrenörü Taylan Özdemir konuğumuz oldu. Küçük yaşlarda basketbola başlamanın çocuklara katkılarını anlatan Özdemir, sporda branşlaşmanın önemini de sizler için anlattı
Tofaş Spor Kulübü’nde basketbol antrenörlüğü yapmaktasınız. Hangi yaş gruplarıyla çalışıyorsunuz?
Çocuklara basketbol eğitimi vermeye 6 yaşında başlıyoruz. 16 yaşına kadar bu süreci biz idare ediyoruz. 16 yaşından sonra tamamen profesyonelleşmiş bir şekilde çocuklarımızı yönlendiriyoruz. Onun öncesinde cimnastik eğitimlerimiz var. Çocuklar 3 yaşından 6 yaşına kadar cimnastik eğitimi alıyor. Ardından branşlaşma yaşına geldiği noktada biz de orada yardımcı oluyoruz. Çocuklarımıza yeteneklerine göre fiziksel durumlarına göre koordinasyonlarına göre ayırarak yönlendiriyoruz.
Çocukların gelişim çağında spor yapmaları onlara ne gibi katkılar sağlar?
Çocukların gelişim çağında spor yapmaları öncelikle koordinasyon olarak çok büyük bir etkisi var. Zaten basketbol koordinasyon açısından en çok tercih edilen spor dalı. Okçuluk Dünya Şampiyonu Mete Gazoz bile üç yıl boyunca basketbol oynamıştır; çünkü koordinasyona çok büyük etkisi var. Koordinasyon olarak çocukların motorik becerilerinin gelişmesinde büyük katkı sağlıyor.
Fiziki faydalarının yanı sıra birey olma yolunda katkıları neler olur?
Biz çocuklarımızı aynı zamanda dostluğu, iyi iletişim kurmayı, spor yapmanın disiplinini aşılayarak, ilerideki hayatlarını kurması yönünde de bir köprü sağlıyoruz. Takım ruhu ile çalışmayı çocukların disiplinli hareket etmeleri bir bakıma bizim için en önemli faktörlerden bir tanesi. Çünkü artık çocuklarımızın kontrol seviyeleri biraz daha güç durumda olduğu için disiplinli bir şekilde hareket etmelerini hayatlarına katmak istiyoruz. Biz küçük yaşlarda spor okulu eğitimi ile başlıyoruz. Spor okulunda da şu eğitimle ilerliyoruz; hangi branşa geldiyse onu sevdiriyoruz, sevmesinin sebeplerinden bir tanesi de bunu oyunlarla anlatıyor olmamız. Çocuklara oyun yoluyla bazı şeyleri öğretiyoruz. Aynı zamanda oyunlarla motorik becerilerini, koordinasyonlarını geliştiriyoruz. Çocuklara kazanma duygusunu ya da kaybetme duygusunu, yarışmacı grup olabilme seviyesine ulaştırmaya çalışıyoruz. Bu da çocuklarımızın hoşuna gidiyor, oyunlarla öğrenip basketbolu sevmelerini sağlıyoruz.
“Net çalışıyorlar, programlı çalışıyorlar ve çok iyi ilerliyorlar.”
Çocukların ilgisini nasıl buluyorsunuz?
Çocuklar hem okul, hem antrenman derken çok yoruluyorlar. Geç saatte antrenman çıkıp eve gidip ödevleri yapıyorlar ama bizim çocuklarımızın not ortalaması 95’in aşağısını hiçbir zaman inmiyor. Derece yapan çocuklarımız var. Bu tamamen disiplinli çalışma düzeyini oluşturmamızla alakalı bir durum. Yani çocuk ne zaman ders çalışacağını biliyor, dersi derste öğrenmesi gerektiğini biliyor çünkü çok fazla ders çalışmayacağını biliyor. O yüzden derse tamamen motive oluyor. Çünkü biliyor ki antrenmana gelecek antrenmana geldiğinde o fazla ders çalışmayı yapamayacak. Net çalışıyorlar, programlı çalışıyorlar ve çok iyi ilerliyorlar.
Burada kaç sporcunuz var?
600 sporcumuz var. Tabii bu 600 sporcunun hepsi basketbol branşında değil. Yenimahalle Tofaş Spor Kulübü olarak yüzme, okçuluk, basketbol, voleybol, jimnastik branşlarımız da var.
Maçlarda çocuklar nasıl motive oluyor?
Bu spor psikolojisine giriyor. Çocuklar maçlarda ilk heyecanlarını yaşıyorlar. Antrenör baskısı, veli baskısı, tribünde diğer velilerin baskısı, hakemin baskısı çok büyük heyecanlar duyuyorlar. Bu heyecanları atlatmaları için ilk önce çocuklarımızı daha rahatlatıcı, çocukları kendine getirici maçta heyecanlarını bastırabilecek şekilde ilk başta o kelimelerle başlıyoruz. Sen yaparsın, sen becerirsin, sen aslansın gibi ondan sonra da tamamen biraz daha böyle motive edici konuşmalar giriyor. Bu konuşmalarda takım ruhunu bir araya getirici biz bir bütünüz. Biz bir aileyiz. Hep birlikte savaşacağız. Hep birlikte yarışacağız duygusu içerisinde çocuklarımızı motive ediyoruz. Tabii ki bu da çocuklarımızın özgüvenini artırıyor. Yalnız kalmadıklarını hissediyorlar ve daha çok motive olup sahip çıkıyorlar.
Sadece bir spor dalında uzmanlaşmak yeterli mi sizce?
Bir basketbolcu kondisyonunu korumak için başka hangi sporlarla ilgilenmeli? Yaptığınız işi tamamen bir şeye adayın ve en iyisini yapmaya çalışın dedikleri olayı yaşamaktayız. İnanıyorum ki branşlaşma ülkemiz için çok katkı sağlayacak bir şey; tüm ülkenin branşlaşması lazım. Beden eğitim sisteminde bütün branşları azar azar öğretebiliriz. Ama branşlaşarak bütün branşlarda çocuğumuzun bir bakıma bütün bilgilere sahip olmasını sağlarız. Kondisyonu korumak için sezon içinde verdiğimiz eğitimler kadar Off sezonda bireysel çabalar çok öenmli. O sezonlarda antrenmanlara ara veriyoruz, o antrenmanlara ara verdiğimiz zaman da çocuklarımız kendilerini geliştirici antrenmanlar yapıyorlar; atletizm, kuvvet antrenmanları gibi. Sezon içerisinde biz zaten atletizm ve kuvvet antrenmanlarına destek veriyoruz bu da diğer branşlarda da katkı sağlıyor.
Siz spora nasıl başladınız? Antrenör olmaya nasıl karar verdiniz?
6 yaşında bir komşumuz sayesinde sporla tanıştım, boksa başladım. 9-10 yaşlarında, devreye salon sporlarında böyle seni görmek istiyorum dedi ve basketbolla tanıştım. Bu sayede basketbola başladım, tabii ki boksun verdi ayak çabukluğu ve atletik seviyem yaşıtlarıma göre daha iyiydi. Fiziğim basketbola çok uygundu sadece koordinasyon konusunda bana bir dezavantajı vardı. Bunu da antrenörlerim sayesinde toparladım. Sporun verdiği disiplinle sürekli spor çantamla yaşıyordum, Off sezonlarda bile her sabah erkenden kalkıp 10 Km koşu yapıyordum. Sonra kısa süre içerisinde milli takım kamplarına katıldım. Sürekli milli takımlarda bulundum ondan sonra hızlı bir şekilde A takım seviyesine geçtim. 16 yaşında profesyonel olduktan sonra 25 yaşıma kadar bu profesyonellik sürecimi yaşadım. Sonra bir kalp rahatsızlığından dolayı bırakmak zorunda kaldım. Tamamen antrenörlüğe döndüm ama antrenörlüğe bundan öncesinde de spor okullarında yapıyordum. Bu meslek çocukları sevmeden yapılacak bir meslek değil, ben de çocukları çok sevdiğim için, onlarlar vakit geçirip, eğlendiğim için hep severek yaptım. Hayata dair dünyaya dair her zaman çocuk kazanma peşinde oldum. Ben oldum diyen bir insan hiçbir zaman olmadım. “Ben, olmaya her zaman hazırım oldum”. Bu benim için önemli bir söz oldu. O yüzden de başarıları da çocukları bir şeyler katarak sağlıyorum. Çocuklara da söylüyorum bir maçı dedim. “Kaybettiğiniz zaman ben kaybederim kazandığınız zaman siz kazanırsınız.” Çocukların hiçbir zaman üstüne yük bindirmeden çocukları daha ileri seviye kazanma çabası içerisindeyim her zaman 2009 yılında antrenörlükle tanıştım. Antrenörlük çok başka bir detay. Öğretmenlik gibi değil belki ama çocuklarla abi kardeş oluyorsunuz. Çocukların her anında yanında olmak istiyorsunuz. Çocuklar sizi öyle görüyor. Aileden biri olarak ve ailenin en üst noktasına koyabilecek seviyeye getiriyorlar çocuklar. Çünkü günümüzde çoğu çocuk artık böyle biraz daha rahat tepkiler olduğu için bizde hem disiplini hem de o aile duygusunu tadıp birlikte yaşıyorlar. Şimdi günümüz şartlarında da Yenimahalle Tofaş Spor Kulübü’nde antrenörlük yapmaktayım. Aynı zamanda buranın koordinatörlüğünü de yapıyorum. Çocukların gelişiminden antrenman programlamalarına kadar her şeye ilgileniyorum.
Türkiye basketbolunda neden çocuklar altyapılarda başarı elde edip de ondan sonra bir yerlere gelemiyor?
Bu herkesin kafasını karıştıran bir soru. Ama benim de herkes gibi bir öngörüm var. Tamamen eğitim sistemi ile alakalı bir şey olduğunu düşünüyorum ben. Çünkü çocuklarımızı çok böyle şu sınava sokalım, bu sınava sokalım, bu sınavdan başarılı olacak, bu sınavdan böyle yapacak ve çocuklarımızın temelini oluşturmadan hep bir ezber eğitimden gidiyoruz. Ben de buna hep karşı bir eğitimciyim, hiçbir şekilde ezber eğitimi yapmadım. Antrenmanlarımda çocuklarıma her zaman sorarım “bunu anladınız mı? anlayamadınız mı?” Anlamadığınız noktalar varsa bunu çeşitlendirerek antrenman programını değiştiririm ve öyle anlatmaya çabalarım çocuklar bunu anlayana kadar devam ederim. Nerede ne yaptığını anlamadan bir işi yapması benim için uygun değil. Keşke bunu her antrenör yapsa benim düşüncemi belki onu da kendi düşünceleri var. Herkesin kendi doğruları var ama böyle ilerlerlerse bence daha başarılı bir sistemde daha iyi yerlere çocuklarımızı
“Okuyalım, Araştıralım, Her Zaman İyi Şeyler Katalım Kendimize”
Okurlarımıza mesajınız nedir?
Hayata karşı her zaman bakışları olması gerektiğini söylerim. Bakış açılarını her zaman genişletmelerini söylerim. Bu hayatı sadece bir noktada değil, her noktada yaşamamız lazım. O yüzden kendimizi geliştirebileceğimiz her alanda bir yenilik sunmamız lazım… Okuyalım, araştıralım, her zaman iyi şeyler katalım kendimize.