1 Çocuk Neyle Mutlu Olur?
1 Çocuk Neyle Mutlu Olur? “Ben Yalçın Yolcu! Yaşadıklarımın beni hiç yıldırmamış olmasından, pes etmekten ziyade bugün onlarca şehir, köy okulu ve binlerce çocuğa ulaşmanın mutluluğundayım…” Bir çocuğun gülümsemesiyle yeşeren, şimdi binlerce çiçekleri açtıran bir sosyal sorumluluk ağı Bir Gülümset Bin Gülümse’yi daha yakından tanıyalım…
Bir Gülümset Bin Gülümse” sosyal sorumluluk topluluğunun kuruluş amacı neydi?
1 Çocuk Neyle Mutlu Olur? Kısıtlı imkânlarıyla eğitim hayatlarına sarılan, hayalleri ise dünyalara sığmayan çocuklarımız ve öğrencilerimiz; maddi imkânsızlıklar, çevre, aile faktörü vb. sebeplerden ötürü eğitim hayatlarından uzak kalmamalarını istiyor ve geçip giden zaman diliminde, çocukluklarını hatırlayabilmeleri için bir nebzede olsa ‘ÇOCUKLUĞUMU YAŞADIM ‘diyebilmeleri adına anılarında güzel izler bırakmak yanlarında olmak istiyoruz…
Neyi hedeflediniz?
Aynı dünyada aynı topraklar içerisinde yaşayan İnsanlar ve hiç büyümeyen çocuklar olarak, doğu-batı, zengin-fakir, güçlü-güçsüz gibi kavramların, zıtlaşmanın, ayrışmanın, kutuplaşmanın dokunabildiğimizce önüne geçmek…Bununla beraber, maddi imkânsızlardan ötürü, öğrencilerin eğitim hayatlarından kopmamaları için, gerekli malzemeleri ulaştırmak aynı zaman da onları mutlu edebilecek oyuncak kıyafet yiyecek vb. ihtiyaçları gidermeyi hedefledik.
Birçok köy okuluna uzanıyorsunuz. Bunun haricinde projeleriniz var mı?
– Tema Hatıra Ormanlarında; okullarda ulaştığımız her bir öğrencinin adına fidan dikimi sağlayıp, geleceğe hayallerindeki dünyayı inşa edebilmek.
– Doğu bölgesinde eğitim gören, İstanbul’u belki sadece fotoğraflardan tanıyan çocuklarımızı, “Kültür Turu” organizasyonuyla, burada bulunan müze vb. tarihi yerleri gezmeleri için tur düzenlemeleri. (Onları, evlerinin kapısından teslim alıp, yol, konaklamaları, yeme içmeleri ayrıca keyifli vakitler geçirebilecekleri tüm olanakları sağlayıp, tekrar evlerine ailelerine ulaştırmak.)
– Hayvan barınaklarına doğal koşulları oluşturacak malzeme tedariki ve mama vb. ihtiyaçları için nokta sloganla kampanya düzenleme.
– Okullarda tiyatro sevgisini çocuklara aşılamak.
– Seyyar bir TV standı ile yine okullarda çocuklara ‘BENİM KANALIM’ adlı program vb. isimlerle kendilerini özgürce ifade edebilecekleri mini söyleşiler hazırlamak duygu ve düşüncelerini ifade etmelerini, sosyalleşmelerini sağlamak.
– “Engelsiz Yaşam” üzerine farkındalığı artıracak çeşitli etkinlikler.
– Huzur evindeki büyüklerimizi özel günler ve dışında ziyaret, konser, bayramlaşma gibi etkinlikler ile ‘GÜZEL GÜNLER HEP BİZİMLE’ sloganıyla umutlarını hep taze tutmak.
Bu organizasyonu nasıl koordine ediyorsunuz?
1 Çocuk Neyle Mutlu Olur? Okul araştırma sürecimiz yaklaşık bir ay kadar sürüyor, doğru yeri tespit edebilmek için ihtiyaçta önceliği olan okula ve öğrencilere ulaşmayı istiyoruz. Bulduğumuz okulun öğretmeni ile irtibata geçiyor, okul öğrenci sayısını beraberinde okula henüz başlamamış olan kardeşlerinin yani köy içerisinde bulunan tüm çocukların yaş, cinsiyet, beden ölçüleri vb. bilgilerinin olduğu bir liste istiyoruz. İlk aşamasından son aşamasına kadar neler yapıyorsunuz? Hazırlanma sürecim yine yaklaşık 4 ila 6 hafta sürüyor. Sezon için uygun olan ayakkabı bot, mont, kıyafet, atkı, bere eldiven setleri, yün çoraplar, oyuncak, oyun materyalleri, hikaye kitapları, yaş gruplarına göre hazırlıyorum. “İyi ki varsın” , “Yüzün hep gülsün” temalı yazıların olduğu, kendilerini değerli hissedecekleri küçük notları kıyafetlerin ceplerine, ayakkabılarının içine şekerleme ve balonlarla birlikte bırakıyorum. Biliyorum ki giyeceği kıyafet yazın yumuşak tutacak, kışın sıcak tutacak, ama ‘içini hep ısıtan’ yüzünde güller açtıran üzerinde adının yazılı olduğu küçük bir not olacak, içtenlikle ve tüm şeffaflıkla yazılan… (Bu en güzel en gerçekçi deneyim oldu onlarca okulda binlerce çocukta …) Bunların dışında A’dan Z’ye tüm sezon yetecek olan kırtasiye malzemeleri, kendi adlarına hazırlanan “İyi ki varsın… ( Ayşe, Berfin, Rozalin ) ‘ paketleri, içlerinde saç tokası, tarak, çamaşırları, isimlerinin yazılı olduğu bileklikler, mini oyuncaklar, ulusal bayramlar için etkinliklerde kullanacakları malzemeler. 20-25 kişilik köy okuluna 2 ya da 3 bisiklet de almaya çalışıyoruz. Öğretmen saat dilimleri içerisinde çocuklara kullanmaları adına program çiziyor hep birlikte kullanmaları adına. Ve ‘Bir çocuk neyle mutlu olur? ‘düşüncesiyle aklınıza gelebilecek her şeyi tamamlamak istiyoruz. Bu hazırlık sürecinde öğrencilere haber gönderiyoruz. Şu tarihte size misafir olmak istiyoruz diye. Adettendir eli boş gitmek olmaz 🙂 Devamında tüm günü orada geçireceğimiz için oynayacağımız oyunlar ve etkinlikler için malzemelerimizi tamamlıyoruz. Ulusal bayramlarda da bayram etkinlik gereçleri ile. Burada yine güne okuldaki öğrencilerle kahvaltı yaparak başlıyoruz. Tüm hazırlarımı tamamladıktan sonra yola koyuluyoruz. Aracımız hıncahınç dolunca, çoğu zaman şekerlemeleri, misketleri, saç tokalarını dahi ceplerimize doldurduğumuz oluyor. Köy okuluna ulaşmadan ilçedeki fırından taze simitlerimiz alıyoruz. Çocuklar bizi kendi evlerinden getirdikleri yemekleri (ceplerinde, avuç içlerine sığdırdıkları zeytin taneleri, yumurta vb.) ile sınıf sıralarından bahçede oluşturdukları büyükçe masa ile karşılıyorlar. Kahvaltı sohbet tanışma ile geçtikten sonra, onlar için getirdiğimiz kolileri açıyoruz hep birlikte. Teneffüslerde binebilecekleri bisiklet ile spor etkinlik malzemelerini teslim ediyoruz. Öğlen ise yemek molası veriyoruz. Menümüz de mangalda köfte, hamburger sözü oluyor çoğu zaman. Gitmeden, köy okulunda MC DONALD ’s olur mu dediler, dedik olabilir 🙂 İstanbul’dan götürdüğümüz taze köfteleri orada mangalda hazırlayıp, büyük şehirlerde fast food restoranlarında dahi bulamayacağımız hamburgerlerden en güzelini hazırladık tüm sos ve malzemeleriyle. Bunu bazen TV gazete vb. yerlerden gördüklerini ama yiyemediklerini söylediklerinde, duygulanıyor fakat daha özenle en güzellerini yemeleri için uğraş gösteriyoruz. Yemekten sonra ise, köye ulaşmadan yine ilçeden temin ettiğimiz en güzel ve en büyük pastaları sınıf içerisinde üzerine mumlar ve notlar bırakarak… Balonlarımızı şişirip süs kalplerini duvarlara asarak rengarenk tabak, çatal ve bardaklarımızı hazır ediyoruz. Tüm çocuklara, bugün ve her gün sizlerin doğum günü, iyi ki doğdunuz, iyi ki varsınız gibi sözlerle karşılayıp hep birlikte müzikler eşliğinde dileklerimizi tutarak, mumlarımızı üflüyoruz. Her şey hayal ettikleri gibi olsun, okudukları masallardaki kahramanlar gibi olsun istiyoruz. Geriye kalan vaktimizde ise t-shirt ve hatıra kartlarına parmak baskı etkinliği yapıyoruz. Hem onlar keyif alıyor bundan hem de bize ve destekçilerimize güzel anılar kalıyor.
Bize bir anınızı anlatır mısınız?
1 Çocuk Neyle Mutlu Olur? Bir sonraki okullar için ne yapabiliriz diyebileceğimiz, birbirinden güzel birbirinden kıymetli deneyimlerimiz ve güzel anılarımız oldu. Bu serüvene başladığım ilk heyecanımı söylemek isterim. Yüzlerce okul arasında sonun da bir okula karar verdik öğretmeni ile irtibata geçtik. Nasıl olur, nasıl plan yapılır konusunda deneyimsizdim. O dönem restoranda karşılama bölümünde çalışıyor ve bekardım. Doğma büyüme oranın yerlisi olarak, gelen eş, dost, akraba, arkadaşlarım ve restoran misafirleri bilirsiniz güzel hizmeti aldıktan sonra çıkarken usulen size “-Kardeşim, arkadaşım var mı bir isteğin?” gibi soruları size yöneltirler. Bunca zaman herkesi mutlu etmeyi kendine doğuştan gelen bir görevmiş gibi kabul eden ben, bu sosyal sorumluluk projesine başladıktan sonra bu tür gelen sorulara yapmış olduğum bu güzel projeyi anlatmaya başladım. Evet, gelen her soruya, kiminden 5 kalem kiminden 7 defter kiminden ise 3 silgi ile başladım. 5 kalem 50 oldu, 7 defter 700 oldu, 3 silgi 300 oldu hatta üzerine yüzlerce binlerce katlanıyordu. Her aldığım sözde, öğretmeni arıyor, çocuklara haber etmesini istiyorum. Kararlaştırdığımız bir tarih vardı. Okula gideceğimiz, şu tarih şu saat diye. Gelen sözlerle çocuklardan önce kendim mutluluğun zirvesindeydim. Koca bir kamyon dolusu oraya ulaştırıp bu mutluluğu yaşamanın heyecanıyla… Gitmeme yakın zaman daralıyordu. Üstelik büyük bir kamyon ve bu aracı kullanacak şoför sözü dahi almıştım. Gitmeme 2 hafta kala baktığımda ise elimde sadece 1 koliyi doldurmayacak eşya vardı. Vakit geldiğinde söz verdiğim tarihte orada olmak için yola çıktım. Köy okuluna ulaştığımda elimde sadece bir koli vardı. Çocuklar heyecanla karşıladı beni. Derslerine katıldım sohbet ettik oyunlar oynadık. Fakat bana söz verdiğim tüm eşyaları sordular. Erkek çocukları formadan futbol topuna, kız çocukları prenses elbiselerinden oyuncağa kadar ne söz verdiysem, Yalçın abi söz vermiştin… diye başlayan tüm cümlelerle yerin dibine girdim. O an mahcubiyetimi gidermek adına söyleyebileceğim şey “şu an hazırlanıyorlar, en kısa zamanda gelecek, ben öncesinde gelip sizi görmek istedim…” tatlı yalanıydı. İstanbul’a dönüş için yola çıktım, gözümün önünden film şeridi akıyordu, bunca zaman tanıdığım tanımadığım herkes için üstlendiğim görevler, hem de hiç karşılık beklemeden, içimden geldiğince. Bunun üzerine üç beş kalem deftere tanıdığım yıllardır dostlarım arkadaşlarım olan insanlar. Kin gütmek, küsmek bana göre değildi. Çocuklara söz vermiştim. Başkasını mutlu etmekle mutlu olmanın huzurunu, o okulda çocuklara söz vermeme rağmen bana hep sarılmalarını görünce anladım. İstanbul’a geldiğimde. Bir operatör bayisinden telefon hattımın üzerine vadesi 36 aya varan birkaç cihaz alıp, bunları satışını yaptım. Sonrasında söz verdiğim tüm malzemeleri tamamlamaya başladım. Işıl ışıl kıyafetler, güzel pofidik oyuncaklar, kırtasiye malzemeleri yiyecekler ve daha niceleri. Yüzüm gülüyor, içim içime sığmıyor. Abim gibi sevdiğim Şahin abi bana yoldaş oldu. Aracını doldurduk, sandviçlerimizi hazırladık yağmur çamur dinlemeden 23 saat sonra okula ulaştık. Çocuklar sevinçten çığlık çığlığa… Bense üç beş eşyayla tanıdığım dostların kalabalığından sıyrılıp, buradaki çocukların, öğretmenlerin, köy insanlarının mutluluklarına ortak olmanın huzurundayım. Yaşadıklarımın beni hiç yıldırmamış olmasından, pes etmekten ziyade bugün onlarca şehir, köy okulu ve binlerce çocuğa ulaşmanın mutluluğundayım… Bu projeyle çok güzel insanlarla karşılaştım. Meğer en yakınımdakiler en uzağımda, en uzağımdakiler ise en yakınımda, tam yanı başımda imiş. Ama artık aldığım sözleri elimle tutup görmeden çocukları aramıyorum : )
Sizinle el ele vermek isteyen okurlarımız, size nasıl ulaşabilir?
Sosyal medya adresimizden bizi takip edip, çocukların o keyifli anlarını mutluluklarını izleyerek, mutluluklarına ortak olabilirler, en güzel destekleri, edecekleri güzel temenni ve dilekleri olacaktır.
Son olarak sizi de tanımak isteriz. Kendinizden bahseder misiniz?
Yalçın Yolcu ben, 1984 doğumluyum, Maltepe Üniversitesi MYO mezunuyum, İyi bir Beşiktaşlı, Çarşı mensubuyum. Devlet memuru emeklisi ama halen torununu okutmak için çalışan bir baba ve anne ev hanımı olan 3 çocuklu bir ailenin en küçüğüyüm. Askerliği doğu bölgesinde Çukurca / Hakkari’de yaptım. Bu bölge halkını ve özellikle çocukları oldukça gözlemleme fırsatım oldu. Okullara hazırlanırken bu bölgeyi tercih etmemizdeki öncelik bundan ötürü. Meğer aynı topraklarda yaşarken şartlarımız eşit değilmiş. O halde bir şeyler yapmalı dedim. Yaşınızı alıp ihtiyarladığınızda geri dönüp bakmalı insan, insana dokunabilmiş mi, bir dikili ağacı var mı, güzel anılar biriktirmiş mi diye. Pandemide evlendim, dünyalar güzeli eşimle. Düğünümden 3 gün sonra gıda sektörü kapandı, 470 güne yakın işsiz kaldım, kendisi de kaligrafi sanatçısı, o dönemden onlarda etkilendi. Bunca zaman yalnız bırakmadı beni Doğu bölgesindeki tüm okullarda. Bir de okullara ulaştığımız tüm öğretmenlerle görüşüyoruz normal hayatta da. Görüştüğüm öğretmenlerden gittiğim bir ilkokul öğretmeni Vahap Bozdoğan’dan da bahsetmek istiyorum. Aslen Adıyamanlı ama Şanlıurfa-Bozova’da görev yapıyor, bizi oradaki tüm okul ziyaretlerimiz de yalnız bırakmadı, hep haberleşiriz iletişimiz kopmadı, son yaşanan bu deprem de onlarca akrabasını kaybetti, evlerini kaybetti, burada misafir ettik onları İstanbul’da. Düğününe gittik, düğünüme geldi hem de nikah şahidimiz oldu, askerliğini burada Maltepe’de yaptı evimizin yanında, öz kardeşimden çok sever sayar takdir ederim yüreğini, insanlığını… Restoran sektöründen ayrıldım. Yıllardır destekçimiz olan Ünal MEMİÇ Bey, kendi firmasının bünyesinde böyle bir departman kurdu, çok daha büyük organizasyonlarla, binlerce çocuğa ve insana ulaşıyoruz artık. Severek gönülden yaptığım sosyal sorumluk görevi artık benim işim oldu.