Duygusal Açlık Nedir?
Duygusal Açlık Nedir?, Birtakım duygu durumlarına karşı sergilenen yeme davranışı olarak tanımlanmaktadır. Kişinin duygu durumuna, kızgınlığına, neşesine veya depresyon gibi durumlara bağlı olarak değişim göstermektedir. Aynı duruma maruz kalan kişilerde dahi duygusal açlık düzeyi ve sergileyecekleri davranışlar birbirinden farklılık göstermektedir.
Duygusal açlık, yemek yeme ihtiyacını belirlemede önemlidir. Duygularına göre beslenen kişiler, açlıklarının fizyolojik olup olmadığını ayırt edemezler. Duygusal yemeyi ortaya çıkaran stres, anksiyete, depresyon, kızgınlık, öfke gibi duygular genellikle besin tüketimini artırmakta ve beslenme alışkanlıklarını bozmaktadır. Duygusal açlık düzeyi yüksek kişilerin, düşük olanlara kıyasla kilolu ve obez olma olasılığı daha yüksek ve vücut ağırlıklarını yönetimleri daha zor olduğu çalışmalarda gösterilmiştir Bireylerin gıda tercih ve satın alma aşamasında duyusal etmenler
önemli rol oynamaktadır. Bireyler yaşadıkları çevreyi algılamak ve anlamlandırmak amacıyla duyularına başvurmaktadırlar.
Yaşamları boyunca birçok konuda duyularından faydalanan bireyler gıda tercih ve satın alma sürecinde de yine duyularını aktif olarak kullanmaktadırlar. Sahip olunan beş duyu organı (görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma) bireylere ürünler hakkında duyusal yakınlık veya uzaklık çağrışımında bulunurlar. Bireylerin ürünlere karşı yakınlık veya uzaklık hissetmelerine neden olan birçok faktör bulunmaktadır. Bunlardan bazıları, geçmişte yaşayıp tecrübe etmiş oldukları deneyimleri, yakın çevresinden etkilenme süreci veya ürünün sadece dış görünüş özellikleri ya da dokusal özelliklerinden kaynaklanabilmektedir. Bireylerin sahip oldukları kişilik özelliklerinin farklılığı neticesinde tat ve koku algılama düzeyleri birbirinden farklılık göstermektedir. Bu sebeple farklı tat algılarına karşı düşkünlük veya isteksizlik söz konusu olabilmektedir.
Gıda Tercihini Etkileyen Faktörler Nelerdir?
Beslenme gereksinimleri, açlık düzeyi, iştah, vücudun boyutu, fiziksel aktivite düzeyi, kişisel yeme içme reaksiyonları, değerler, tutum ve inançlar, alışkanlıklar, aile, ekonomik faktörler, kültür, sosyal sınıf, referans grubu, güdüleme, öğrenme, algılama ve kişilik gıda tercihini etkileyen faktörlerdir.
Gıda Tercihinde Duyular
Bireyin satın alma kararını etkileyebilmek için dış uyarıcıları kullanarak duyuları harekete geçiren ve bireyin satın alma eğilimini artırmaya yönelik olarak yapılan çalışmaların tamamı duyusal pazarlama kavramını ortaya çıkarmaktadır. Tadın algılanmasını sağlayan tat tomurcukları bireyler arasında farklılık göstermektedir. Bireylerin tat algısını etkileyen faktörler; yaş, cinsiyet, genetik faktörler, hastalıklar ve tedavi, ilaçlar, hormonlar
ve hamilelik, sigara, renkler ve tat algısıdır. Tat alma duyusu fizyolojik ve psikolojik olarak koku duyusuna yakın özellikler içermektedir. Koku alma duyusunda azalma gibi problem yaşayan bireylerin tat alma duyusunda da büyük oranda azalma olduğu görülmektedir. Bireyler beslenme ihtiyaçlarını gidermek için gerek duydukları besinleri seçerken kompleks bir sistemle karşılaşırlar.
Bu durumun nedeni ise ihtiyaç duyulan besin öğelerinin karşılanma aşamasında birbirinden farklı birçok gıda maddesinin var olmasıdır. Gıdaların sahip oldukları bu karmaşık düzeni daha karmaşık hale getiren ise bireylerin gıda tercih aşamasında bir takım fizyolojik, sosyo-kültürel ve psikolojik faktörlerin etkisi altında karar veriyor olmalarıdır.
Duyusal Yemede Yeme Farkındalığı
Duyusal açlıkta, beyinde ödül yolunu etkinleştirmek ve hazzı sağlamak için besinlerin sadece hedonik değerleri önemli olmaktadır. Hedonik sistem, bireyler tokken zevk için lezzetli yemek yeme arzusunu artırabileceğinden, fazla enerji alımına neden olabilmektedir. Yemeğini yeni bitirmiş bireye, sevdiği tatlıyı yemek isteyip istemediği sorulduğunda tok olmasına rağmen yemek istemesi bu duruma bir örnek olarak verilebilir. Duyusal açlığı tetikleyen görsel uyaranların oluşturduğu göz açlığının, tokluk sinyallerinden daha ağır bastığı ve çok güçlü bir açlık türü olduğu belirtilmektedir.
Koku, tat, doku, görünüş gibi hedonik değerlerin farkında olarak besinleri tüketmek, daha sonraki öğünlerde besin alımlarını azaltabilmektedir.
Duygusal yemenin, olumsuz duygu ve düşünceleri bastırmak için oluşan dürtüleri yemeye odaklayan bir çözüm olduğu varsayılmaktadır. Otomatik yeme de duygusal yemenin bir şeklidir. Olumsuz duygu ve düşünceleri engellemek ve bu duygularla yüzleşmemek için yemek yemeyi kullanmak kısa süreli bir kaçıştır. Bu durum, daha sonraları için otomatikleşerek alışkanlık haline gelebilmektedir. Farkındalık tekniklerinin stres azalmasında etkili olduğu gösterilmiş ve yeme farkındalığı yüksek bireylerde daha az duygusal yeme bildirilmiştir. Bu nedenle, farkındalık eğitimi, olumsuz duyguları kabullenmeyi öğreterek baş etme mekanizması haline geldikçe, duygusal yeme azalabilmektedir.
Yeme Farkındalığının Öğrenilmesi
Obezitede ilk aşamada kalori kısıtlaması, fiziksel aktivite önerisi, farmakoterapi ve bariatrik cerrahi gibi geleneksel tedaviye göre, ılımlı gelişmeler sağlamaktadır. Bu becerilerin kazanılması zaman içinde ağırlık kaybını artırabilmekte ve uzun vadeli ağırlık yönetimi üzerindeki etkisini devam ettirebilmektedir. Bu becerilerin sürdürülebilirliği, ağırlık yönetimi müdahalelerinde bu stratejilerin kullanılmasının en umut verici yönüdür.
Yeme Farkındalığının Artırılması
Kişilerin bedenleri hakkında farkındalık kazanmalarına, açlık ve tokluklara daha fazla uyum sağlamalarına, yemek için dışsal ipuçlarını tanıma, öz-duyarlılık kazanma, yeme isteklerini azaltma, problemli yeme ile ilişkili faktörleri azaltma gibi konularda başarılı olmalarına ve ödül odaklı yemenin azalmasına yardımcı olabilmektedir. Yeme farkındalığı meditasyonlarının haricinde günlük hayatta basit bir yeme farkındalığı pratiği uygulamak da obezite ile ilişkili olumsuz davranışları azaltmada yardımcı olmaktadır. Yavaş ve acıktığında yemek, doyduğunda durmak, porsiyon boyutlarını
azaltmak, yemek sırasında dikkat dağıtıcı etkenleri azaltmak ve yemekten zevk almak, bu pratiğin temel beslenme ilkeleridir.
Her bir ilke küçük, basit değişiklikler ile bireysel veya toplu gruplar halinde denenebilmektedir. Daha etkili yeme farkındalığı müdahelesi için multidisipliner bir ekibin olması önemlidir. Bireyin hastalığına göre tedavisi için doktor; farkındalığı öğretmesi için psikiyatr ve psikolog; sağlıklı beslenmeyi öğretebilmek adına diyetisyen bu ekipte yer almalıdır. Literatürde yeme farkındalığı ile ilgili birçok müdahale yöntemi vardır. Uygulama yöntemleri benzer olsa da standart bir müdahale yöntemi bulunmamaktadır. Gelecekteki çalışmalarda yeme farkındalığının uzun süreli etkileri, hastalıklarla ilişkilerinin araştırılmasına ve tedavinin standardizasyonun oluşturulmasına ihtiyaç vardır.
Sena Nur Deli
Gamador Health Club Diyetisyen
Röportaj: Nuran Baykuş / Fotoğraf: Barış Eminoğlu