Bu Çok Nazik Bir İş
Bu Çok Nazik Bir İş, Müziğin büyülü dünyasına adım atmak için gerçek bir zaman yolculuğuna hazır mısınız?
Ankara Ulus’ta yer alan Koç Plak, kaset ve plak dükkanı, nostalji dolu bir müzik serüvenine davet ediyor sizi. Burası, dijital çağın hızlı tempolu dünyasında nadir bulunan, gerçek bir müzik hazinesi. 30 yıldır Türkiye ve dünyanın müzik koleksiyonerliğini yapan Koç Mehmet Koçoğlu’nu dinledik.
Mehmet Koçoğlu anlatıyor
“Gümüşhane’de doğdum. Babamla henüz 6 yaşındayken 1974’te ilk kez kasabaya gittim. Kasabanın ortasında boynunda kırık teybiyle destan anlatan bir adamla karşılaştım. O zamanlar destanlar anlatılırdı; yaşanmış destanlardan. O gün duyduğum destan da bir gelinin acıklı öyküsüydü. Adam kaseti de teybi de satmıyordu sadece anlattığı destanın yazılı kağıdını satıyordu. Biz de onu satın aldık. Evde hem okuduk hem ağladık. O günden sonra bende kasete bir merak oluşmaya başladı. Mutfak dolaplarına varıncaya kadar her yeri kasetlerle plaklarla doldurmaya başladım. Evde yer kalmayınca bunları birilerine verelim derken buralara kadar geldik. Burası aşağı yukarı 1991-1992 yılından bu yana var.”
“İyi bir sentezciyim”
“Her türlü müziği çok severim. İyi bir dinleyiciyim iyi bir sentezciyim. Abartmış olmayayım ama eserdeki % 1’lik hataları bile çözümleyebilirim. Burada bazen yapımcılarla, sanatçılarla çalışıyoruz. Ben yüzlerce binlerce arşivle çalışırken bunlara adapte oldum.”
“Müzik Ruha Hitap Etmeli”
“Ben insan duygularını, yaşanmışlıklarını konu edinen, mana yüklü Türk sanat müziğini, halk müziğini dinlemeyi çok severim. Anadolu barak, bozlak, hiciv, gazel konusunda oldukça deneyimim var. Çünkü manası olmayan parçalar ruha hitap etmiyor. Şu an bile yıllar önce dinlediğim şeyler hafızamdan silinmiyor. Hepimiz için geçerli bu. Nasıl ki marşımızı ezbere biliyoruz bu tür eserler de aynı etkiyi veriyor. Çünkü ruhumuzu besliyor. Örneğin Aşık Veysel’in şu dizelerini herkes bilir; “Güzelliğin on par’etmez, bu bendeki aşk olmasa.” Ne kadar derin, ne kadar anlamlı değil mi? Bestekarların büyük bir kısmı Allah vergisi yetenekle bu işi yapıyor.”
“Bu dükkandaki işimiz çok yönlü; Fransız, Rus, Arap, Türk, Roman kültürleri veya mezheplerinin buluştuğu bir noktada. Bu işi yaparken aynı zamanda toplumlar üzerine de bir çözümleme kaçınılmaz oluyor. Her milletten, her ırktan insanın ortak noktası müzik oluyor. Yıllardır ben de bunu öğrendim ki nasıl ki işin uzmanları alanında profesör oluyor ben de bu işin içinde uzmanlaştım; bu işin profesörü oldum.”
Dükkanın kapısından adım attığınız anda, kendinizi zamanda yolculuk yaparken bulabilirsiniz. Raflarda yer alan binlerce plak ve kaset, geçmişin unutulmaz seslerini yeniden canlandırıyor. Her bir plak ve kaset, bir hikayenin başlangıcını temsil ediyor ve müzikseverlere geçmişe dair bir pencere açıyor. Ancak bu dükkan sadece müzikseverler için bir cennet değil, aynı zamanda koleksiyoncuların da gözdesi. Nadir bulunan ve özel baskıları içeren plaklar, gerçek müzik tutkunları için gerçek bir hazine değeri taşıyor.
“İşimi çok severek yapıyorum. İnsanlarla da diyaloğum çok sıcak; ötelemeden, incitmeden iletişim kuruyorum. Benim de sevmediğim parçalar, notalar tabii ki var. Ama bu karşımdaki insan için değerli ve önemli olduğu için bu düşüncelerimi bir köşeye bırakıyorum.”
“Birçok sanatçıyla anım var. Yakın zamanda rahmetli olan sevgili Nuri Sesigüzel ile bir anı yaşadık. Burada bir program çıkışında benden bahsetmişler bu vesile ile buraya geldi. Onun bir filmde okuduğu 45’liği vardı kendisi bulamamış; kendisine o 45’liği takdim ettik. Tabii çok duygulandı, çok mutlu oldu. Başka bir gün de, çok ünlü bestekar Bayram Şenpınar ile karşılaştık burada. Orhan Gencebay ve Zeki Müren gibi isimlere beste yapmış, arabesk dalında hicazdan çok büyük eserleri olan bir sanatçı. Kendisi ile çok güzel bir sohbetimiz oldu. Kasetten CD’ye geçiş döneminde kaybolan birçok eseri muhafaza ettim. Şimdi de isteyen bize ulaşan sanatçılarımıza hediye ediyoruz.”
Bu Çok Nazik Bir İş
Röportaj: Nuran Baykuş / Fotoğraf: Barış Eminoğlu