81 Yıllık Tarihin Yansıması Ulucanlar Cezaevi Müzesi
81 Yıllık Tarihin Yansıması Ulucanlar, Son yıllarda müze olarak kullanılsa da ülkemiz için tarihi hafıza niteliğine sahip Ulucanlar Cezaevi Müzesi’ni ziyaret ettik. Altındağ Belediyesi’ne bağlı bu müze hakkında merak ettiklerimizi Ulucanlar Cezaevi Müzesi Koordinatörü Hakan Atasoy’a yönelttik. Keyifli okumalar.
Ulucanlar Cezaevi şüphesiz tarihi hafıza niteliğine sahip bir müze. Buranın tarihçesini bir kez daha anlatır mısınız?
Ulucanlar Cezaevi Müzesi Ankara için çok önemli bir siyasi tarihe sahip. Ankara’da siyasi tarih olarak önemli yerlere baktığımızda en başta Ulucanlar Cezaevi Müzesi gelmektedir. Çünkü burası 1920 yıllarında askeri depo olarak kullanılmış daha sonra ise 1925 yılında cezaevine dönüştürülmüş. 1925’ten 2006 yılına kadar tam 81 yıl boyunca burada gazeteciler, bilim adamları önde gelen bürokratlar devlet bakanları gibi çok fazla önemli kişiler mahkûm edilmiştir. Gerek fikirleri, görüşleri veya yaşantılarından sebeple mahkûmlara ev sahipliği yaptığından siyasi bir cezaevi diyebiliriz.
İlk ismi “Cebeci Tevkifhanesi” daha sonra “Cebeci Umumi Hapishanesi” gibi birkaç isim aldıktan sonra en son “Ulucanlar Cezaevi” olarak isimlendiriliyor.2006 yılına kadar cezaevi olarak kullanılıyor 2006 yılından sonra buradaki mahkûmlar farklı bir alana alınıyor, “kültür ve tabiat varlıkları koruma” kapsamında korumaya alınarak, buranın dönüştürülmesi müzeye çevrilmesi gibi çalışmalar yapılıyor. Altındağ Belediyesi tarafından 2009 yılında da restoresi tamamlanarak Ulucanlar Cezaevi Müzesi olarak faaliyete giriyor.
81 yıl türlü hikâyelere ev sahipliği yapan bu cezaevinden kimler geçti?
Hocalardan âlimlere, üniversite hocalarından birçok siyasi partiden önemli liderler burada yatmışlardır. Örnek verecek olursak Deniz Gezmiş, İskilipli
Atıf Hoca, Bülent Ecevit gibi önemli şahsiyetler burada yatmışlardır.
Peki, bunca yıl cezaevi olarak kullanılmasının ardından neden müzeye dönüştürüldü?
Çünkü buranın geçmişi çok önemli olaylara şahitlik yapmıştır. Önemli bir döneme ev sahipliği yaptığı için insanların burayı tanıması için geçmişte yaşanan olayları bilmesi ve bu acıların unutulmaması için insanlara göstermek için müzeye dönüştürülmesi fikri ortaya çıkıyor. Altındağ Belediyesi’nin girişimleriyle 2009 yılında insanların ziyaretine açılıyor. Gelen insanlar burada geçmişte yaşanan olaylara tanıklık ediyorlar, görüşlerinden dolayı yargılanan, infaz edilen önemli şahsiyetleri burada ziyaret ederek o dönemleri hatırlıyorlar. Türkiye’nin önemli olaylarına ev sahipliği yaptığı için insanların muhakkak görmesi gerektiği düşünülerek dönüştürme fikri ortaya çıkıyor.
“Türkiye Çapında En Çok Ziyaret Edilen Müzeler Arasında”
İçeride gördüğümüz heykeller, fotoğraflar ve canlandırmalarla ziyaretçilere hangi duygu verilmek isteniyor?
Burada yatan şahsiyetlerin özellikle önemli şahsiyetlerin eserleri, elbiseleri, kullandığı malzemeler; tabakalardan tutunda not yazdığı kalemlere, not
defterlerine kadar önemli eşyaları sergileniyor. Buradaki amaç, o dönemde insanlar neler kullandılar nasıl yaşadılar bu sıkıntılı alanda nasıl vakit geçirdiler diye merak edenler için. Bu yüzden tüm kişisel eşyalarını ailesinin çevresinden ve burada kalan malzemelerden toparlayarak halkın ziyaretine açıldı.
Kimler tarafından yapıldı?
Altındağ Belediyesi tarafından alanın tamamı aslına uygun bir şekilde restore edildi. Burada sergilenen balmumu heykelleri, Türkiye’de balmumu heykelleri yapılan önemli birkaç yerde gardiyanlar ve mahkûmlar yeniden canlandırılarak, orijinal ve gerçeği yansıtan bakıldığında gerçek gibi hissiyatını doğuran şekilde canlandırıldı. Ziyaretçilerimiz görecektir, burası aslına tamamıyla uygun ve sanki gerçek bir cezaevi ortamı varmış hissi ile yapıldı. Ziyaretçiler tarafında da beğeni aldı. Zaten Ulucanlar Cezaevi Müzesi, Türkiye çapında en çok ziyaret edilen müzeler arasında.
Hilton Koğuşu’nun önemi nedir?
Cezaevine girdiğimizde dar bir koridordan geçiyoruz, zaten girer girmez içinin sıkıntısı insanlara yansıyor. İçeride koğuşların çatıları tabut şeklindedir
buradaki amaç, girenlerin artık burada uzun süre kalacakları için burası bir mezarlık gibi düşünmelerini sağlamak için. Manzara yok, her yer kapalı fakat Hilton Koğuşu’na geldiğimizde orası Ankara’ya karşıdan bakan bir kısımda yer alıyor ve karşısında Hilton Oteli görünüyor. İsmi de buradan geliyor, burası iki katlı ve iki kişinin kaldığı özel oda gibi. Bülent Ecevit gibi önemli siyasiler bu koğuşta yatmıştır özelliği budur.
Buraya dair bilinmeyen ya da çok az kişinin bildiği bir öykü, bir bilgi var mı?
O dönem yaşananları biz tam bilemiyoruz ama çok acıların yaşandığını biliyoruz. Bir koğuşta 300 kişiden fazla kişinin kaldığını sırayla yatıldığını biliyoruz. Müzeye dönüştürürken insan kalıntılarına ulaşıldı, belki burada ölen insanların kalıntıları olabilir. Tam bilemiyoruz, tabii içerde çok acılı ailelerle birlikte yaşanan öyküler var ama detaylı bir bilgimiz yok.
Okurlarımız burayı neden ziyaret etmeliler? Müze kaç bölümden oluşuyor?
Ankara’da gezilebilecek en önemli yerlerden birisidir burası. Çünkü Ankara’nın siyasi geçmişine ve 81 yıllık tarihini yansıtan bir yer. Ulucanlar Cezaevi Müzesi iki bölümden oluşmaktadır. Bir, mahkûmların uzun yıllar boyunca yattığı koğuşların olduğu kapalı cezaevi kısmı. İkincisi ise yarı açık cezaevi
bölümü. Yarı açık cezaevi bölümü ise mahkûmların çıkmalarına kısa bir süre kala hayata adapte olmaları için tekrardan hayata alışmaları için kullanılan bölüm. Burada zaten matbaa deposu, sinema salonu, mahkûm yemekhanesi atölyeler, ahşap işleri birçok mobilya işleri gibi mahkûmların çalıştığı ve ardından tahliye oldukları yerdir. Açık cezaevi bölümü de çok önemli, çünkü burası müzeye dönüştürülürken konsepti “Cezaevi Müzesi Sanat ve Kongre Merkezi” olarak oluşturuldu. Yarı açık kısım da kültür ve sanat kongre merkezimiz var. Şu anda burada yaklaşık 45 sanatçımız geleneksel sanatlarını icra ediyor. Tezhip, hat, minyatür ve ebrudan modern sanatlara kadar burada tüm sanatlar icra ediliyor.
Aynı zamanda 50 kişiden başlayarak 500 kişiye kadar çalıştayların, etkinliklerin seminerlerin ve söyleşilerin yapıldığı toplantı salonlarımız mevcut. Tüm kurumlar, kuruluşlar, vakıflar gelip etkinliklerini de yapabileceği bir kültür sanat merkezimiz var. Yine insanların buraya gelmelerinin en büyük sebeplerinden birisi de tarihin izlerini görebilmek, cezaevinde yatan mahkûmların yaşantılarını görebilmek, bu yaşantıyı o hissiyatı o duvarlara dokunarak hissedebilmeleri çok önemli. Tüm bunların yanında geçmişi itibarıyla kasvetli bir ortam olduğu kanaatindeler. Ancak burası, 30 dönüm arazi üzerine kurulan, yeşil alanlarıyla, sanatıyla, kültürüyle gelenleri mest eden, aileleriyle, çocuklarıyla gelip vakit geçirmek isteyenler için çok güzel bir yer. Açık alanımızda kafeteryamız ve çocuklar için kurs alabilecekleri sanat merkezleri, atölyeler olduğu için insanların buraya özellikle gelmelerini tavsiye ediyoruz.
Son olarak sizi tanıyalım…
Ben Hakan Atasoy, Uzman Sanat Tarihçisiyim. Ankaralıyım, yıllardır ülkemizde tarihle ilgili çalışmalar yapıyorum. Erciyes Üniversitesi mezunuyum daha sonra Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde yüksek lisansımı tamamladım. Evliyim ve bir çocuğum var. Tarihe hep bir ilgim vardı, sanatsal değeri olan her şeye bir ilgim vardı. O yüzden bu alanda ilerliyorum. Şu anda Altındağ Belediyesi’nde Ulucanlar Cezaevi Müze Koordinatörü olarak görev yapıyorum.