Zarif Çorap Tekstil Kurucusu Tekin Çelik
Zarif Çorap Tekstil Kurucusu Tekin Çelik Dünya markaları ve Türkiye iç piyasasında yer edinmiş, perde arkasında çok büyük bir emekle sektörün değişmeyen kaliteli ürün markalarından Zarif Çorap, Gamador Life Dergisi’nin konuğu oldu. Kurucusu Tekin Çelik, iş dünyası ve Zarif Çorap hakkında sorularımızı sizin için yanıtladı. Üretim fabrikasını karış karış gezdiğimiz, adeta bir çorap serüvenine eşlik ettiğimiz röportajımızda değişen çorap modasına da yer verdik.
2002 yılında Ankara’da üretime başladınız. Markanızın kurulum yolculuğunu bizimle paylaşır mısınız?
Zarif Çorap Tekstil Kurucusu Tekin Çelik, Ben iş hayatıma medikal sektöründe başlamıştım; bir Amerikan firmasının Türkiye mümessili olarak ithalat ile ilgileniyordum. Fakat idealim hep ihracat yapmaktı. O dönemin Türkiye koşullarına baktığımızda en iyi ihraç kalemi tekstildi. Diğer sektörleri de epeyce bir araştırdık ama çorap bizim için ideal geldi ve çorap fabrikası kurma kararı aldık. İlk kuruluşumuzu İvedik Organize Sanayi Bölgesi’nde bizim şartlarımıza göre çok da fabrika düzenine uygun olmayan 2000 metrekare, beş katlı binada gerçekleştirdik.
Kuruluştan sonrasında biraz daha hiç piyasa ağırlıklı kendimize ait markalarla iç piyasada bir yer edindik. Belli bir tecrübe kazandıktan sonra ekiplerin de oluşmasıyla beraber ihracat üzerine yoğunlaştık. Kuruluşumuzun 4. yılında ilk olarak Türkiye’de ve dünyada yaygın mağazalar zinciri olan Zara ile bir anlaşma yaptık. Onlar için üretime başladıktan sonra Belçika markası C&A için üretim yaptık. Tüm bunlarla beraber büyüdük kapasitelerimizi artırmaya, makine parkurumuzu genişletmeye başladık. Artık bir noktadan sonra orası bizim için dar gelmeye başladı bugün size misafir ettiğimiz bu fabrikaya taşındık. 6 yıl önce kuruluş kapasitemizle bugünkü kapasitemize baktığımızda yaklaşık 20 kat bir kapasite artışı söz konusu.
Üretim serüvenimize 15 kişiyle başladık, bugün doğrudan 300 civarında çalışanımız var. Dolaylı olarak da dışarıdan hizmet aldığımız üretim tesisleri var bunların hepsini kattığımızda yaklaşık 500 civarında bir istihdama vesile oluyoruz. 18 olan makine kapasitemizi bugün neredeyse 300’e çıkardık. Her beş yılda bir teknolojimizi geliştirerek devam ettik.
Ankara’da büyük bir alan üzerine kurulu bir fabrikanız var. Üretim hacminiz nedir?
Şu an aylık olarak dört 4 – 4 buçuk milyon çift civarında bir üretimimiz var. Yıllık 60 milyon çift civarında bir çoraba tekabül ediyor. Bu üretimin tamamına yakınına da ihraç ediyoruz.
Ürünlerinizi yurt dışına ihraç ediyorsunuz. Hangi markalarla çalışıyorsunuz?
C&A ve Zara bizim için şu an en büyük iki müşterimiz. Bunlarla beraber (Donna Karan New York) DKNY, Matalan ve bunlara ek olarak bir Fransız marka ile anlaştık; imzalar atıldı, ilk siparişler yazıldı. Kısmen de iç piyasada ekonomik politikalar gereği LC Waikiki ile iş yapıyoruz.
Avrupa’da bilinirliği en fazla ilk 10 firma arasındasınız. Sizi öne çıkaran özellik nedir?
Benim kanaatimce bunun sebebi zora talip olmamızdır. Bizden çok daha yüksek kapasitesi olan, sektöre katkı sağlayan işletmeler de var. Bizim farkımız, üretim gerçekten zor olan çocuk ve bebek grubu çorapları üretmemiz. Bu da bizi aranan bir işletme haline getirdi. İkinci olarak çok etkin bir pazarlama ekibimiz var. Yani hem bir aile işletmesiyiz hem de bunun yanında klasik aile işletmesinden yana daha profesyonel bir anlayışımız var. Pazarlama ekibinin başında ciddi yurt dışı eğitimleri almış kendi ailemizden çocuklarımızdan ikinci neslimiz var. Çok yoğun bir uğraş söz konusu bu bir noktada bizim bilinirliğimizi artırıyor. Dizayner noktasında da belki de sektörün en iyi en tecrübeli dizaynerlarına sahibiz. Biz müşterilerimize hem onların dizayn ettikleri ürünleri hem de bizim onlara alternatiflerimizi sunarak koleksiyonlar hazırlıyoruz. Dizayn işi maliyetli bir iş ve özellikle yurt dışında daha da maliyetli. Koleksiyonlar hazırlayıp kendilerine sunduğumuzda hem zaman hem de maddi kazançlar elde ediyorlar. Dolayısıyla bu birimlerimizin de olması bize katkı sağlarken, bizim hem bilinirliğinizi hem de iş yapma olanaklarımız artırıyor.
Bu noktada başarı kaçınılmaz mı oluyor?
Yani başardık diyemiyoruz çünkü daha hedeflerimiz gayelerimiz ve ulaşmak istediklerimiz var. Başarmak veya kazanç elde etmekten öte -bu zaten kendiliğinden geliyor- biz yaptığımız işi en doğru şekilde yapmaya çalışıyoruz.
Değişen çorap modası hakkında ne düşünüyorsunuz? Ürün çeşitliliği ve özelliklerinden bahseder misiniz?
Tercihlerimiz ister geleneksel ister klasik olsun çorabın ölmez bir yapısı var. Bunun yanında son yıllarda tüketicinin davranışları değiştikçe, giyim renklendikçe, tarzlar biraz daha farklılaştıkça çorap da buna uyum sağlıyor. Çocuk-bebek bayan ve erkek olarak çorabın üç ana grubu var. Hammadde noktasına baktığımızda son dönemde daha çok pamuk likralı ve pamuk sürekli üretilen ve kullanılan ürünlerle beraber daha fantazi diyebileceğimiz daha farklı formlarda çoraplar var. Modal, taktel ve bambu gibi çeşitler de bunların arasına giriyor. Bir de çorap belki 3-5 yıl öncesine kadar çok da dikkat edilmeyen sadece ayağı korusun diye giydiğimiz bir üründü. Şimdi saat gibi künye gibi kolye gibi aksesuar oldu. Daha renkli daha canlı renkler tercih edilmeye başlandı. Ülkemize gelen yurt dışı siyasilerinin bile siyah takım elbise altına kırmızı çorap giydiğine belki dikkat etmişsinizdir. Talebe göre de değişkenlik gösterebiliyor, yeri geldiğinde gümüş iplikten bile çorap ürettiğimiz oluyor. Ana unsur artık daha renkli daha canlı daha göze batan daha kendini gösteren bir aksesuar olarak çorap ön plana çıkmaya başladı. Doğrusunun da bu olduğunu düşüyorum. Çünkü bir saat, bir aksesuar, bir künye, bir yüzük takıyorsunuz bunun görünürlüğünü sağlıyorsunuz çorap da böyle bir aksesuar. Tüketicilerin alışkanlıkları değiştikçe bu da sektörümüze yansıyor.
Fabrikada kaç kişiyi istihdam ediyorsunuz?
Şu an aktif olarak 7/24, üç vardiya şeklinde çalışıyoruz. 316 çalışanımız var dolaylı olarak da dışarıdan hizmet aldığımız sadece bize çalışan atölyeler veya üretim tesisleri var. Bunları topladığımız da yaklaşık 500 civarında bir istihdam oluşturuyoruz.
Büyüme hedefleriniz arasında neler var?
Tam olarak şu anda o noktadayız. Açıkçası şu an yurt dışı iş birlikçilerimiz arasında biraz fiyat artışları, ülkemizin yaşamış olduğu son ekonomik sıkıntılardan dolayı tabi olarak ücretlerde artışlar hammaddelerde artışları oldu. Bizim rakip ülkelerle olan çizgimizi biraz daha sert bir noktaya taşıdığı bir gerçek. Bu gidişata da bakarak bulunduğumuz yer 7000 metrekare kapalı alan,14.000 metre açık alan ve 300 civarında makinesi olan bir tesis. Şu an Çankırı Yakınkent Organize Sanayi Bölgesi’nde fabrika inşaatımız sürüyor. Orası yaklaşık 18.000 metrekare kapalı alan 30.000 metrekare açık alana sahip. Teşvikli bir bölge olduğu için devletin sunmuş olduğu yatırım indirim ve teşviklerden yararlanıp maliyetimizi kısmen de olsa daha reel bir seviyeye çekebiliriz düşüncesiyle orada da makine parkurumuzu da yenileyerek devam etmeyi düşünüyoruz. Yeni fabrikaya geçince de yeni müşteri hazırlıkları yeni pazarlama çalışmalarımız var. Koşullarımıza bağlı olarak büyüme hedeflerimiz arasında bir yıl içinde üç katı büyüklüğünde bir tesis ve kapasiteye erişmiş olacağız.
İş dünyasında unutulmaması gereken 3 altın kural var mı?
Sayılara takılmamak lazım aslında birçok altın kural vardır. Kendi hayatımdan örnek vermek gerekirse; Bir yaptığınız işi nihai olarak ticari kazanç elde etmek için (evet vardır) ama en iyi şekilde yapmayı düşünmek lazım. Siz işinizi en güzel şekilde yaparsınız, sizi tatmin ederse sonuçta da kâr elde etmek kaçınılmaz oluyor. Ama kâr hırsıyla para kazanma hırsıyla yola çıkarsanız bu bunu çok da başaramayabilirsiniz. İkinci olarak, ben yüksek lisans doktora yapmış birisiyim belki benim kişisel durumum ama yine de Ar-Ge çok önemli. Yaptığınız işte sürekli yenilikleri takip etmeniz sürekli gelişime açık olmanız ve günün koşullarında teknolojiyi takip etmek ve uygun üretim araçlarını takip etmeniz gerekir. Son olarak ve bence en önemlisi de ticaretin değişmez kuralı fiyat-maliyet çalışmalarını hemen her gün yapmaktır. Çok yıkıcı rekabetlerle karşı karşıya kalabiliyoruz; dünyada ve ülkemizde de böyle. Sürekli bir şekilde fiyat-maliyet dengesini iyi analiz edip, titizlikle yürütmek gerekir ve bu da beraberinde iyi bir finans yönetimini getirecektir.