Bağışıklık Sisteminin Arkasındaki Güç: Mikrobiota
Bağışıklık Sisteminin Arkasındaki Güç,
Mikrobiyota Nedir?
Mikrobiyota doğumla birlikte oluşur. Doğum şekline göre infantın mikrobiyotasındaki ilk mikroorganizmalar annenin genital sisteminden ya da çevreden gelir. İnfantlarda emzirme, ilerleyen dönemde de diyet, stres, ilaç kullanımı, çevresel değişiklikler gibi faktörlerle mikrobiyota çeşitliliği değişir. Bağışıklık sistemi vücudun savunma mekanizmasıdır ve mikrobiyotanın konakçıyla arasındaki simbiyotik ilişki, bağışıklık sistemini etkileyen faktörlerden biridir. Yapılan araştırmalar doğum sonrası ve erken yaştaki mikrobiyota bileşiminin kişinin ileriki yaşlardaki bağışıklık sistemi ve olası hastalık riskleri üzerinde etkisi olduğunu göstermektedir.
Mikrobiyota Ve Bağışıklık Sistemi?
Son yıllarda yapılan deneylerde intestinal mikrobiyotanın hastalıkların gelişmesine ve bağışıklık sistemi üzerinde olan etkisine odaklanılıyor. Germfree (GF) farelerle yapılan deneylerde intestinal mikrobiyotanın büyüme, gelişme ve gastrointestinal kanal fonksiyonları için önemli olduğu saptanmıştır. İnsan ve hayvan modellerinde, mikrobiyal dengesizliğin inflamatuar bağırsak hastalıkları, obezite, alerji, tip 1 ve tip 2 diyabet gibi birçok hastalığın oluşma riskini arttırdığı gözlemlenmiş- tir. Germfree farelerin mikrobiyotaları oluşmadan yaşadığı erken dönemde, bağışıklık sistemi homeostazını sağlayan düzenleyici T hücreleri, doğal öldürücü T hücreleri ve çeşitli sitokinlerin üzerinde kalıcı değişiklikler görülmüştür. Ayrıca, antibiyotik kullanımından sonra intestinal mikrobiyotanın asıl kompleks haline tekrar dönememesi ve antibiyotik kullanımı sırasında oluşan bağışıklık sistemiyle ilgili bir bozukluğun ilerleyen dönemlerde de devam etme olasılığı saptanmıştır.
Mikrobiyota Ne Yapmaktadır?
Mikrobiyota, bağırsak ve beyin ekseni ile monosit trafiğinin düzenlenmesinde kilit bir rol oynamaktadır ve stres kaynaklı bozukluklarda iyileştirici bir etkiye sahiptir. Ayrıca yapılan bir başka deneyde inflamatuar bağırsak hastalığına sahip deneklerin mikrobiyotasının daha az tür çeşidine ve yoğunluğuna sahip olduğu bunun da konakçının bağışıklık sistemi fonksiyonlarında meydana gelen anormaliteyle ilişkili olduğu görülmüştür.
MİKROBİYOTA VE HASTALIKLAR?
Tip 1 diyabet günümüzde sıklıkla görülen otoimmün hastalıklardan biridir ve mikroorganizmaların otoimmün hastalıklar üzerinde etkili olduğu bilinmektedir. Obez olmayan tip 1 diyabetli germfree farelerle yapılan deneyde erken dönemde mikroorganizmaların hastalığın gelişimi üzerinde etkili olduğu görülmüştür. Mikrobiyotanın oluşumuyla erkek farelerde serum testosteron düzeyinde artış gözlemlenir ve bu artışın erkek farelerde tip 1 diyabete karşı koruyucu etki gösterdiği ortaya çıkmıştır. Daha sonra erişkin erkek farelerden, yavru dişi farelere fekal transplantasyon yapıldı- ğında dişi farelerin intestinal mikrobiyotasının değiştiği, testosteron seviyesinin arttığı ve pankreastaki, kandaki şeker miktarına göre insülin hormonunun salgılanmasını düzenleyen beta hücrelerinde inflamasyonun azaldığı; bunun neticesinde de dişi farelerin tip 1 diyabete karşı koruyucu özellik geliştirdiği gözlemlenmiştir. Bu deney sonucunda mikrobiyota ve cinsiyetin otoimmün hastalıklar üzerinde etkiye sahip olduğu kanıtlanmıştır. Özellikle fekal transplantasyonun birçok otoimmün hastalığın tedavisinde kullanılabileceği düşünülmektedir.
Besin Ve Mikrobiyota?
Fermente keçi sütünün mikrobiyota ve bağışıklık sistemi üzerindeki etkisinin araştırıldığı bir deneyde, fermente keçi sütünün intestinal mikrobiyota üzerinde olumlu etkiye sahip olduğu ve konakçı metabolizmasını ve immün cevaplarının oluşması- nı düzenlediği gözlemlenmiştir. Deneylerde fermente keçi sütüyle beslenen farelerin bağışıklık sistemi hastalıklarına yakalanma riski kontrol grubuna göre çok az da olsa daha yüksektir. Tüm bulgular fermente keçi sütünün intestinal mikrobiyota ve bağışıklık sistemi için faydalı bir fonksiyonel gıda olabileceğini göstermektedir.
Bağışıklık Sisteminin Arkasındaki Güç