Estetik dünyasına dair sorularımızı Uzm. Dr. Merve Akman Gezer’e sorduk. Sorularımızı içtenlikle cevaplayan doktorumuz hem kişisel deneyimlerini hem de medikal estetiğin geleceğine dair vizyonunu bizimle paylaştı. Röportajımızda, estetiğin tıpla birleştiği bu alandaki gelişmeleri daha yakından keşfedeceksiniz.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Ankara’da doğdum, evliyim ve bir oğlum var. Eğitim yolculuğum, Ankara Atatürk Anadolu Lisesi ile başladı. Ardından Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni tamamladım. Pratisyen hekim olarak başladığım meslek hayatımda, insanlara daha derinlemesine dokunabilmek için adımlarımı hızla attım ve Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’nde Aile Hekimliği uzmanlık eğitimimi tamamladım.
Ancak bir yandan da hep içinde olduğum bir alan vardı: Medikal estetik. Bu alana olan ilgim, sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir tutku halini aldı. Türkiye’deki ve yurtdışındaki pek çok medikal estetik eğitimine katıldım. Üniversite yıllarımda da hem yurtdışına eğitim amaçlı gidiyor, hem de kendi ülkemde yabancı öğrencilere eğitimler veriyordum. Dünyayı keşfetmek, yenilikleri takip etmek ve kendimi sürekli geliştirmek benim için her zaman öncelikli bir hedef oldu. Eğitim nerede olursa, kendimi orada buluyordum.
Bu tutkum beni bir adım daha ileriye taşıdı. İtalya’nın köklü üniversitelerinden Camerino Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde denkliğimi alarak Medikal Estetik üzerine yüksek lisans yaptım ve başarıyla diplomamı aldım. Bu süreç, benim için sadece bir akademik başarı değil, aynı zamanda insanlara daha iyi hizmet verebilmek için attığım büyük bir adımdı.
İş hayatınızdaki motivasyonunuz nedir?
Her zaman yeni şeyler öğrenmeye, daha iyisini yapmaya olan tutkum, bu yolculukta beni hep ileriye taşıyor. Hastalarıma sadece şifa vermekle kalmıyor, onların içsel dönüşümüne tanıklık etmekten büyük bir keyif alıyorum. Alışkanlıklarını fark etmelerini sağlıyor, onlara daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam için rehberlik ediyorum. Kendi değerini bilmenin, bakımın, sağlığın ve güzelliğin ne kadar önemli olduğuna inanıyor, bu konuda doğru yatırımlar yapmanın ne kadar hayat değiştiren bir güç olduğunu düşünüyorum.
Medikal estetik uygulamalar ile hangi sorunlarımıza çözüm sağlayabiliriz?
Medikal estetik uygulamaların çözüm sağladığı sorunların bir kısmı şu şekilde sıralanır:
- Tüm yüz ve boyun bölgesinde meydana gelen sarkmalar
- Güneş, doğum ve sivilce leke izleri
- Aktif sivilce ve geniş gözenekler
- Ciltteki renk düzensizliği
- Saç dökülmeleri
- Yüzde meydana gelen kırışıklıklar ve mimik çizgileri
- Büyüme ya da gebelik döneminde vücutta meydana gelen çatlaklar
- Cilt yenilenmesi
- Bölgesel yağlanma
- Terleme ve diş sıkma tedavisi
Kullandığım tüm tıbbi malzemelerin en kaliteli ve en yenisini seçiyor, kaliteden ödün vermeden en iyi sonuçları hedefliyorum. Ancak başarı, yalnızca teknik bilgiyle değil, aynı zamanda hastayı doğru anlamakla, onun isteklerini dinleyip birlikte en doğru yolu bulmakla gelir. Medikal estetikteki ilkelerimden biri de şudur: “En iyi işlem, yapıldığı belli olmayan, doğal bir işlem olmalıdır.” İşte ben de bu felsefe ile her bir işlemde doğallığı ve zarafeti ön planda tutuyorum.
Ameliyatsız yüz gençleştirme nedir? Avantajları nedir?
Cerrahi olmayan medikal estetik uygulamaları, bireylere daha sıkı, pürüzsüz ve genç bir cilt elde etmelerine yardımcı olmak için yapılan enjeksiyonlar veya tıbbi cihazlarla gerçekleştirilen işlemlerdir. Cerrahi işlemlere göre daha kolay olan bu uygulamalar, genel anestezi gerektirmediği için riskler daha düşüktür, iyileşme süreci hızlıdır ve maliyet açısından daha uygundur. Yanak, çene, boyun, el ve gıdı gibi bölgelere uygulanabilmektedir. 18 yaş ve üzeri her birey, ek hastalıkları göz önünde bulundurularak hekim kontrolünde bu uygulamalardan faydalanabilir.
30’lu yaşların başlarında önerdiğiniz uygulamalar nelerdir?
Benim en sevdiğim yaş grubu, özellikle 30’lu yaşlar. Bu yaş grubunun farkındalığını artırmak gerçekten çok önemli. Çünkü ileri yaşlara gelindiğinde, yağ pedlerinde kayıp, aşırı sarkmalar ve cilt kırışıklıkları tamamen yerleşmiş olabiliyor. Bu durum, geç başvuru sonucunda medikal estetiğin yetersiz kalmasına neden olabilir ve bu durumda cerrahi işlemlere yönlendirmek gerekebilir. Ancak, 30’larında kendine yatırım yapmış birinin 50 yaşında medikal estetikle desteklenmesi çok daha kolay. Yeni teknolojiler sayesinde, 50 yaşındaki bir hastanın bile yaşının çok daha genç görünmesi mümkün. Bu da hem hastayı mutlu eder hem de hekimi.
İlk olarak, kollajeni uyaran medikal estetik yaklaşımlarını öneriyorum. Yeni nesil biyostimülan ürünler, kendi kollajen üretiminizi uyararak sıkılaşma ve lifting sağlar. Yaşla birlikte cilt, kollajen kaybeder ve bu da gevşemeye yol açar. Kollajen, cildimizin nem tutma kapasitesini artırarak, ince çizgi ve kırışıklıkların azalmasına yardımcı olur ve cilt tonunu iyileştirir. Gençken cildin sıkı, parlak ve ışıl ışıl görünmesini sağlayan bu protein, zamanla yıpranır ve azalır. Zaman içinde ciltteki su miktarının veya yağ pedlerinin azalması, yüzde doku kayıplarına neden olabilir.
Daha sonra cilt altı nemini koruyan, cildi aydınlatan, cildin istediği gerekli mineralleri cilde veren gençlik aşısı uygulamaları, son olarak da kırışıklık oluşmasını yapıldığı sürede tamamen durduran toksin uygulamaları.
Ozonterapi hakkında bilgi alabilir miyiz?
Ozon, güçlü bir dezenfektan olarak bilinir ve mikroorganizmaları (bakteri, mantar, parazit, virüs gibi) öldürme etkisiyle öne çıkar. Bu özellik, ozonun tıbbi alanda çok çeşitli enfeksiyonların tedavisinde ve dezenfeksiyon işlemlerinde kullanılmasını sağlar.
Ozon, bağışıklık sistemi üzerinde aktivasyon ve modülasyon etkisi yaratır. Bu, ozonun hem tedavi edici hem de destekleyici bir rol oynamasına olanak tanır. Bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun hastalıklara karşı direncini artırabilir.
Ayrıca, ozonun güçlü antioksidan özellikleri sayesinde cilt yenileme, selülit, yara tedavisinde, kırışıklıkları azaltmak ve cilt tonunu iyileştirmek için kullanılabilir. Ozon tedavisi uygulaması damar yolu, kas içi enjeksiyon veya cilde doğrudan uygulama gibi yöntemlerle sağlanır.
Estetik uygulamaların psikolojik etkileri nasıl oluyor? İşlem yaptırmayı bırakınca eskisinden daha kötüye bir dönüş olur mu?
Daha sağlıklı, aydınlık, parlak bir cilde ulaşıldığı için ve kişinin rahatsız olduğu fiziki durum düzeltildiği için kişinin özgüveni artmaktadır. Antiaging tedavileri ile önceki yıllardaki görünümünden dahi daha sıkı bir cilde sahip olunması kendine bakma içgüdüsünü de desteklemektedir. Yapılan işlemler aynı zamanda bir terapi gibi kişinin motivasyonu artırmaktadır. Kesinlikle işlem yaptırmayı bırakıldığı zaman kötüleşme olmaz.
Gözaltı koyuluğu çoğu kişinin muzdarip olduğu bir problem. Bunun için ne yapabiliriz?
Yüzdeki ifadeyi en net belirleyen yapı gözlerimizdir. Göz çevresi ile ilgili problemler kişiyi mutsuz, yorgun, hasta gösterebilmektedir. Öncelikle gözaltı koyuluğunun nedenini belirlemek gerekir; genetik geçiş, vitamin eksiklikleri (özellikle demir eksikliği), bazı hastalıklar gözaltında koyu halkalara sebep olabilir. Nedeni belirleyip tedavi ettikten sonra eğer doku kaybı (gözaltı çukurluğu) varsa hyalüronik asit dolgu uygulamaları yapılabilir. Çukurluk yok sadece koyuluk varsa cilt rengini düzenleyici vitamin ve mineral içerikli mezoterapileri uygun seanslarla uygulayabiliriz. Uygun görülürse somon dna, ekzosom gibi uygulamaları da tedaviye ekleyebiliriz. Bol su içmek, sağlıklı beslenmek; sigara, alkol, hazır paketli gıdalardan uzak durmak; yeterli uyku, psikolojik zindelik bunlar yanında kişinin cilt sağlığına katkı sağlayan en önemli unsurlardır.
Saç sağlığımız için neler yapabiliriz?
Saç dökülmesi, ince ve kırılgan saçlar, sık sık kopan saçlar, kişinin hem fiziksel hem de psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilir. Yapılacak tetkiklerle herhangi bir hormonal bozukluk, vitamin eksikliği, erkeklerde alopesi areata, denilen yaygın görülen bir saç dökülmesi türü ya da geçici dökülmelere neden olan gebelik veya emzirme dönemi gibi tespitler yapılmalıdır.
Alanınızda, gelişen teknojiler sayesinde ne gibi değişiklikler yapılıyor ve bizi gelecekte neler bekliyor?
Dünya çapında yükselen estetik trendlerinin başında yüzdeki ince çizgi ve kırışıklıkların azaltılmasını sağlayan, ameliyatsız gerçekleştirilen antiaging kırışıklık bulunuyor. Yeni nesil biyostimülanlar ve hyalüronik asit bazlı dolgu maddeleri, daha doğal ve uzun süreli sonuçlar sunuyor. Ayrıca, cilt altındaki kollajen üretimini artırarak daha genç bir görünüm elde edilmesine yardımcı oluyorlar. Gelecekte, bu maddelerin daha etkin formülasyonları ile daha kalıcı ve etkili sonuçlar elde edilecektir.
Medikal estetikteki en heyecan verici gelişmelerden biri, yapay zekâ ve 3D modelleme teknolojilerinin kullanılması. Yüz analizi ve estetik planlamada, yapay zekâ yardımıyla daha doğru sonuçlar elde edilebiliyor.
Nanoteknoloji, medikal estetikte de yerini almaya başladı. Cilt bakım ürünleri ve tedavi cihazlarında kullanılan nano boyutlardaki parçacıklar, ürünlerin cilt altına daha derinlemesine nüfuz etmesini sağlıyor. Gelecekte, nanoteknolojinin cilt yenileme ve onarımı alanında daha geniş bir kullanım alanı bulması bekleniyor. Gelecekte bu alanın daha da dijitalleşmesi, kişiye özel tedavilerin artması ve daha az invaziv yöntemlerin yaygınlaşması öngörülmektedir. Aynı zamanda yapay zekâ, genetik testler ve hücresel tedavi gibi ileri teknolojiler ile çok daha özelleştirilmiş, kişiye özel sonuçlar elde edilecektir. Bu gelişmeler, estetik tedaviye bakış açımızı ve beklentilerimizi önemli ölçüde değiştirecek.
En son okurlarımıza bir öneride bulunmak isterseniz bu ne olurdu?
Tüm kadınların ve erkeklerin hayali, yaş alırken doğal ve güzel bir şekilde yaşlanmaktır. Güzellik, cildinizin sağlığıyla başlar ve bunun için öncelikle emek vermeniz gerekir. Beslenme, alışkanlıklar, cilt bakım rutininiz, sağlık kontrolleriniz ve medikal estetik uygulamalarınız, düzenli olarak takip edilmesi gereken unsurlardır. Tüm bunları, bütüncül yaklaşım benimsemiş bir hekiminizle düzenli bir şekilde takip ettirmeniz önemlidir. Unutmayın, cildiniz kötüye gitmeden ve sağlığınız bozulmadan önce önlemlerinizi almak gerekir. Hayatta yapacağınız en büyük yatırım, kendinize yaptığınız yatırımdır.
Ayrıca, sosyal medyada gördüğünüz yeni trendlerden ve aşırı dozda uygulamalardan her zaman kaçınmanızı tavsiye ediyorum. Bu tür uygulamalar, algılarla yönetilen ve sürekli değişebilecek trendlerdir; sizi yoracak sonuçlar doğurabilir. Unutmayın, bu evrende siz biriciksiniz ve kendinize değer ve emek verdiğinizde evrenin en güzelisiniz.





